Araştırmacılar, erkeklerdeki kısırlığın temel nedenlerinden birini ortaya çıkardı. Kısırlık, dünya genelinde çiftlerin yüzde 10-15’inde görülmekte olup, bu durumun yüzde 50’sinden fazlasının erkeklerden kaynaklandığı tahmin edilmektedir. Stowers Tıbbi Araştırma Enstitüsü‘nün Edinburgh Üniversitesi Wellcome Hücre Biyolojisi Merkezi ile işbirliği içinde gerçekleştirilen yeni bir araştırma, sperm oluşumu sürecindeki potansiyel sorunları aydınlatarak olası tedavilere yönelik çalışmalara kapı açıyor.
Araştırmada, sperm ve yumurta hücrelerinin üretimi için önemli bir protein yapısı olan sinaptonemal kompleksin uygun şekilde bir araya gelmesi gerektiği vurgulanıyor. Sinaptonemal kompleks, kromozom çiftlerini yerinde tutar ve genetik etkileşimlere izin vererek sperm ve yumurta üretimini sağlar. Yapılan analizler, mayoz bölünme sürecindeki kusurların erkek kısırlığının arkasındaki temel neden olabileceğini gösteriyor.
Araştırmacılar, farelerde sinaptonemal kompleks proteinindeki belirli bir noktanın değiştirilmesinin fare kısırlığına neden olduğunu keşfettiler. Bu keşif, insanlarda mayoz bölünmeyle ilgili sorunlar nedeniyle erkek kısırlığının ortaya çıkabileceğini ortaya çıkardı.
Daha önceki araştırmalarda incelenen sinaptonemal kompleksi oluşturan proteinler arasındaki etkileşimler ve bu proteinlerdeki mutasyonların erkek kısırlığıyla ilişkilendirilip ilişkilendirilmediği hakkında çalışma yapılmıştı. Bu çalışmada, sinaptonemal kompleksi oluşturan proteinlerden biri olan fare köprüsündeki bir proteinin değiştirilmesiyle fare kısırlığına neden olan bir mutasyonun doğrulandığı belirlendi.
Araştırmacılar, farelerde bu büyük protein yapısındaki bir kısmı değiştirerek, canlılardaki temel protein bölümlerinin işlevselliğini değerlendirebildiklerini belirtti. Bu modelleme deneylerinden bir mutasyonun fare kısırlığına neden olduğu doğrulandı.
Ekip, bu çalışmanın, yaşam için temel olan bu süreci anlamada önemli bir adım olduğunu belirtti. Araştırmanın lideri Katherine Billmyre, yapılan ameliyatın, muazzam yapıdaki bir proteinin küçük bir kısmına odaklanmak zorunda kaldıklını ve bu sayede kısırlığa katkıda bulunabilecek mutasyonları anlayabildiklerini belirtti.